Page 11 - 149R
P. 11
2. Rahipleri patrikhane tayin eder, Bab-ı ali Başı” unvanını aldı. Patrik İmparatorluğun içindeki
patriğin inhası üzerine tayin beratı verirdi. bütün Ortodoksların başkanı olması nedeniyle
3. Rahiplerin ceza davalarına patrikhane ba- onların menfaati için Divan’da söz alma hakkına
kardı. da sahipti. Patrik Osmanlı Devleti içinde vezir-
4. Kiliseye ait dini anlaşmazlıkları patrik halle- lerle eşit konumdaydı. Patriklere verilen beratlar
derdi. Şeyhülislamın da imzasını taşırlardı. 8 Temmuz
5. Rum mekteplerinin idare ve tedrisatı patri- 1453 te verilen Beratta Fatih Sultan Mehmet’ten
ğin kontrolü altında idi. beri verilen ayrıcalıkların azaltılmasının mümkün
6. Evlenme, boşanma, vasiyet, miras gibi işler olamayacağı da yazılıdır. Her seçilen Patrik için
patriğe ait idi. padişah tarafından, seçilen kişinin devletçe uygun
7. Hukuk davalarında iki taraf Ortodoks olursa olduğunu, görevini yapma izni ve emrini belirten
önce Patrikhane Mahkemesine müracaat edilirdi. bir berat verilirdi. Padişah değiştiğinde de berat
8. Patrik ve Patrikhane erkanı vasıtasız vergi- yeniden onaylanırdı.
lerden muaf idiler. Patrikhanenin 1600 de Fener’de bugünkü yeri-
9. Patrikhane, Rumlardan kilise masraflarını ne taşınmasıyla Rumların ileri gelen aileleri de
karşılamak üzere harç ve resim alabilirdi. bu semte taşınmaya başladılar; taş konaklar ve
10. Kiliseler cami olmayacaktı. yalılar yaptırdılar. Çocuklarını başta İtalya olmak
11. Paskalya Yortusu tam bir özgürlük içinde üzere Avrupa’ya tıp, felsefe ve temel bilimler gibi
kutlanacak ve üç bayram gecesi Fener’in kapıları alanlarda eğitime gönderdiler. Bu gençler, Türkçe,
açık kalacaktı. Arapça, Farsça dillerinin yanında çeşitli Avrupa
Tarihçiler patrikhanenin bu yeni konumunu “devlet dillerini öğrendiler. İstanbul’a döndüklerinde bir-
içinde bir devlet olma” şeklinde tanımlamaktadır- çok dili bilmelerinden dolayı bürokraside özellikle
lar. tercüman olarak yer almaya başladılar. Bir süre
Fatih Sultan Mehmet, tarafından patriğe verilen sonra Eflak ve Boğdan prensleri, Divan-ı Hümayun
bu ferman bütün Hristiyan dünyasını hayrete ve Donanma-i Hümayun tercümanlarının bu kişiler
düşürmüştü; çünkü Bizans devrinde her ne kadar arasından seçilmesi bir gelenek halini aldı. Bunlara
patrikler nazari olarak imparatora eşit mevkide Avrupalıların adlandırması ile Fenerliler (Phanari-
kabul edilse de, kilise işleri dışında kendilerine ots) denmiştir. Hristiyan halkın Osmanlı Devleti ile
yargı hakkı tanınmış değildi. Bütün yaşamı boyun- ilişkisi Patrikhane aracılığıyla sağlanmıştır. Patrik-
ca sahip olmadığı yetkilerle donatılmış olan patrik- ler de bu görevi rahipler ve piskoposlar aracılığıyla
lik tüm Ortodoks kitle üzerinde çok geniş hukuksal yapmışlardır.
yetkilere de sahip olarak, tarihinin en parlak ve Osmanlı Devleti’nin azınlıklara tanıdığı imtiyazlar
güçlü dönemini Osmanlı İmparatorluğu zamanında sonucu onlara kendi dillerinde eğitim yapma hak-
yaşamış oldu. Osmanlı tebaası olan ve patrikhane- kının verilmesinden yararlanan Rumlar da kendi
ye bağlı kılınan tüm Ortodokslar, Özerk bir statüye kiliselerini kurmuşlardır ve kendi eğitim-öğretim
sahip olarak “Rum Milleti” adıyla anıldı. Bu sistem kurumlarını açmışlardır. Bu kurumlar dini niteliği
milliyeti ne olursa olsun sivil kimliklerin korunma- ağır basan bir eğitim düzenini benimsemişler ve
sında ve her grubun ayrı kimlikleriyle yaşamlarını dolayısıyla da kiliselere bağlı kurumlar olarak teş-
sürdürmesinde kısaca öz benliklerini yitirmemele- kilatlanmışlardır. Gelişen süreçte örgün eğitim-öğ-
rinde önemli rol oynadı. Böylece Patrik de “Millet retim kurumu haline getirilmişlerdir.
Rodop Rüzgârı - 9