Bundan tam 23 yıl önce, Batı Trakya Türkleri en acılı günlerinden birini yaşadı. 24 Temmuz Pazartesi günü akşam saatlerinde, şüpheli bir trafik kazası sonucu Batı Trakya Türklerinin unutulmaz lideri Dr. Sadık Ahmet hayatını kaybetmişti. Bu acı haber, Yunanistan ve Türkiye basınında dakikalar sonra haber bültenlerinde birinci haber olarak yer aldı. Aynı şekilde Sadık Ahmet’in ölüm haberi, tüm Türk dünyası basınında da geniş yer bularak, O’nun Türk Azınlığı için başlattığı dava, azınlık hakları ve onur mücadelesi farklı şekillerde dile getirildi.
Yine bundan tam 95 yıl önce Batı Trakya Türk Azınlığı’nın kaderini belirleyen 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Dolayısıyla 24 Temmuz, tarihi Batı Trakya Tür Azınlığı için her iki anlamda da büyük önem taşımaktadır. Batı Trakya Türk Azınlığı’nın hak arama mücadelesi yolunda Sadık Ahmet’in 1980’li yılların başında başlattığı bu mücadele, 1995 yılında ani ölümünün ardından bir durağanlık sürecine girdiğini görüyoruz. Elbette ki Türk Azınlığın bu topraklarda var olma süreci içerisinde önemli mihenk taşlarını oluşturan başta DEB Partisi olmak üzere, diğer azınlık sivil toplum kuruluşları bu mücadele bayrağını olabildiğince canlı ve ileriye taşıma yönünde bir çaba sarfettiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak bu yolda zaman zaman bahse konu azınlık kuruluşlarımız her ne kadar hedeflerine ulaşmakta sekteye uğratılıyorlarsa; işte tam bu noktada yaşadığımız ülkemizin Tür Azınlığı’na bakış açısına ve uygulamarına bir bakmamız gerekir. Bu konuda bir çok örnek verebiliriz: Bu örnekleri son dönemde Azınlık kurum ve yöneticileri hakkında başlatılan soruşturmalar, kovuşturmalar, açılan davalar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bile vermiş olduğu kararları uygulamak istemeyen bir ülkenin sınırları içinde yaşayan bir azınlık şeklinde sıralayabiliriz.
Batı Trakya Türk Azınlığı’nın yukarıda bahsettiğim kısa bir durum değerlendirmesi, 1980 öncesi de aynı idi. Daha sonra Dr. Sadık Ahmet’in başlatmış olduğu mücadele ve O’nun içindeki milli şuur etrafında; Batı Trakya Türk Azınlığı insanı çeşitli değerler etrafında birleşmişler ve beraber yarattıkları ortak paydaların temellerini atmışlardır.
İşte bu ortak paydaların unsurları olan kültür birlikteliği, inanç birlikteliği, kan birlikteliği, tarih ve kader birlikteliği, Azınlık insanının o yıllarda daha da kaynaşmasını ve gelişen olaylar karşısında tek vücut halinde hareket etmelerini sağlamıştır. Tüm bu unsurların mimarı Dr. Sadık Ahmet olmuştur. İşte bu yüzden Dr. Sadık Ahmet ismi Batı Trakya Türk Azınlığı’nda unutulmayan isimler arasında yerini almış ve bu ebediyete kadar da böyle devam edecek.
Batı Trakya Türkleri açısından Sadık Ahmet isminin neden bu kadar önemli olduğunu anlatan ve bununla ilgili bizzat şahit olduğum bir olayı siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum: Yıl 2017. O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası’nın önemli kademelerinde görev almış ve daha sonra 2008 yılında Yunanistan’a açılan Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Yunanistan Genel Müdürü Öznur Özeniş beyefendi ile birlikte İskeçe ve Gümülcine’de faaliyet gösteren bazı işadamlarını ziyaret ederek bir dizi görüşmelerde bulunmuştuk. Bu görüşmeler esnasında bir çok Batı Trakyalı işadamı, Sadık Ahmet’ten övgüyle söz ederken uzun vadede Sadık Ahmet’in hayallerinden biri olan biraraya gelerek şirketleşmenin önemini vurgulamışlardı. Şu anda ismini vermek istemediğim ve faaliyetlerini sürdüren bir işadamı Sadık Ahmet’in Batı Trakya Türkleri açısından son derece önemli bir lider olduğunu ve O’nun bu kişiliğini Özeniş beyefendiye şu sözlerle anlattı: “Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türk Azınlığı için bu davada canını ortaya koymuştu. Sadık Ahmet’in ömrü yetmiş olsaydı, bizler şu anda başta ekonomik anlamda olmak üzere, her alanda daha güçlü olurduk. Sizlere şunu söyleyebilirim ki; Azınlık insanı ‘Altın kaşıkla yemek yiyebilirdi’ benzetmesinde bile bulunabilirim. Çünkü Sadık Ahmet siyasi mücadelesinin yanında, bu Azınlığın ekonomik anlamda da güçlü olmasını istiyordu ve bu anlamda da atmış olduğu bazı somut adımlar vardı. Fakat maalesef buna ömrü yetmedi.”
İşte Sadık Ahmet ismi Türk Azınlık insanının belleğinde böyle izler ve düşünceler bırakmış bir şahsiyetti. Buradan Sadık Ahmet’e bir kez daha Allah’tan rahmet, yeri nur mekânı cennet olsun diyorum.