Göç

    Göç

     

    Gümülcine, 1.08.2023

    YORUM

    Bir pazar günü sosyal medyada dolaşırken İran diyarında söylenen bir türküde adeta kendimi buldum. Türkü sanki Batı Trakya Türklerini anlatıyordu.

    Batı Trakya Türklerinin bu kadar çok sorunlarına şimdi de “Göç” olayı eklendi. Bu öyle bir vaka ki neredeyse tüm sorunları temelden etkilemektedir. Artık camilerimiz bayramlarda bile dolmaz oldu. Etkinliklerimize katılımlar azaldı. İlkokullarımız her geçen gün kapatılarak en düşük seviyesine indirilmekte...

    Dünyanın bir çok bölgesindeki göçler doğal afetler ve savaşlar sonrasında meydana gelmektedir. Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesindeki göçler ise günümüzde ekonomik sıkıntılara dayanmaktadır. Eski yıllarda Anadolu’ya olan göçler günümüzde Almanya ve Hollanda gibi ülkelere olmaktadır.

    Balkanlar’da Türklerde ilk göç hareketi    93 Harbi de denen 1877-78 yıllarındaki Osmanlı – Rus Savaşı’nda başlamıştır. Bulgaristan ve Romanya’dan binlerce Türk Anadolu’ya ve Batı Trakya bölgesine göç etmiştir.

    Derken 1912 1. Balkan Harbi de büyük dramlara ve insan kayıplarına sebep olmuştur.

    Göçler bazen ülkelerin anlaşmaları ile de yürütülmüştür. 1951’deki Bulgaristan Türklerinde olduğu gibi.

    Yine ülkemizde yaşadığımız Bulgar işgali, İç Savaş sonrasında 1967 Albaylar Cuntası ve derken Kıbrıs’ta yaşanan olaylar sonrasında bir çok insanımız Türkiye’ye göç etmiştir.

    Son büyük göç ise 1989’da Bulgaristan'da Todor Jivkov komünist ve aynı zamanda faşist rejiminin “Soya dönüş” projesini uygulamaya başlamasıyla olmuştur. İnsanların adları zorla değiştirilmeye çalışılmış, karşı çıkanlar dövülmüş ve öldürülmüştür. O dönemde Türkiye kapıları sonuna kadar açmış ve o dönemin bir gazetesi bir göçmenin ağzından“Cennete gelmiş gibiyiz” manşetini atmıştır.

    Tüm olumsuzluklara rağmen, gidenlerin aklında yaşadıkları, duygusal bağ ile bağlandıkları topraklar kalmış ve rüyalarında hep vatanlarını görmüşler ve görmeye de devam etmektedirler.

    Türk Yunan halklarının mübadelesinde, Meriç Nehri’nin Türkiye tarafından Yunanistan tarafına köyün tam karşısına göç edilmiş ve Lagina köyü de buraya kurulmuştur. Sebebi ise eski köylerinde olup bitenleri gözetlemek ve de en önemlisi nasıl olsa bu olay kısa sürer ve yeniden köyümüze döneriz düşüncesidir.

    Rahmetli dedem Türkiye’ye göç etmiş ve gidip gelenlerdendi. Ancak hastalanınca gelemez oldu. Kendisi Türk aspirininin fayda sağlamadığına inananlardandı. Aspirini bile Yunanistan’dan gidiyordu. Yine rahmetli teyzem de Yunan kirecininin daha beyaz olduğuna inanarak Yunanistan’dan Türkiye’ye kireç götürüyordu.

    Demek ki insanoğlu ne kadar zor koşullarda yaşarsa yaşasın vatan özlemini unutamıyor.

    Dünyada Türkler kadar göç eden bir millet var mıdır? Bir İngiliz’in, bir Alman’ın düşüncesinde böyle bir olgu var mıdır? Anavatan, vatan ve yavru vatanın onlarda karşılığı nedir acaba?

    Günümüzde batı’ya yapılan göçün en büyük tehlikesi asimile olup baskın kültürün içerisinde kaybolmaktır. Belki bu nesilde değil, ancak diğer nesillerde artık “Türküm” demek hayal olacak gibi gözükmektedir.

    1500 yıllarında Balkanlar’da 5 milyona yakın olan Türk nüfusu şimdi ne kadar acaba?

    İran diyarındaki Türküde söylenenler ne yazık ki artık Batı Trakya Türklerini de etkilemeye başlamıştır:

    Devran döndü

    Göçten düştü elimiz

    Hani ellerim dağlar

    İki gözüm ağlar.

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.