Gümülcine, 10.11.2022
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1881’de Selânik’te doğdu ve 1938 yılında İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda vefat etti. Ölümünün üzerinden tam 84 yıl geçti. O fiziken günümüz dünyasından ayrıldı, ancak Türk Milleti’nin ve mazlum milletlerin gönlünde yaşamaya devam ediyor. Öyle görülüyor ki gelecekte de aramızda var olmaya devam edecek.
Atatürk, Osmanlı’nın külleri arasından yeni bir devlet ilân etti ve bunun adına da “Türkiye Cumhuriyeti” dedi. Kısa sürede yeni fakat çok dinamik bu yeni Cumhuriyeti ilelebet payidar kılmak için bir dizi devrimler gerçekleştirdi ve bunları da gençlere emanet etti.
Batılı ülkelerde “köle ticareti” henüz sonlandığı 1900 yıllarının başlarında insana büyük değer vererek kalkınma ve eğitim seferberliği başlattı. Yeni Türk harflerini getirdi, kılık kıyafet devrimlerini yaparak ne kadar ilerisini gördüğünü halkına göstermiş oldu.
1926’da Medeni Kanunu getirdi. Daha 1930’da kadınlara önce belediyelerde ve 1934’te de milletvekili seçilme hakkını getirdi. Böylece kadın erkek eşitliğinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Türk kadınları böylece İsviçreli kadınlardan 36, Fransız kadınlardan 11 ve Belçikalı kadınlardan 14 yıl önce bu hakka kavuşmuş oldular.
30 Ağustos 1922’de sonuçlanan savaş Yunanistan’ın kaybıyla sonuçlandı. Bu savaşta binlerce insan hayatını kaybetti. Savaşın üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen ilginç bir gelişme yaşandı. Savaştan mağlup ayrılan Yunanistan Lideri Venizelos, Mustafa Kemal Atatürk’ü “Nobel Barış Ödülüne” aday gösterdi.
Ünlü Amerikan dergisi Time, Atatürk’ün yaptıkları karşısında 1923 ve 1927 yılında iki defa kapağına taşıdı ve övgü dolu sözler sarf etti.
Başbakan İsmet İnönü, 1931’de Balkan Oyunları’nı izlemek üzere Atina’ya gelmiş; Atina caddeleri Türk ve Yunan bayraklarıyla donatılmıştı. Yine bu arada Türk askerleri de Parlamento ünündeki “meçhul asker” anıtına çelenk koyma töreninde Yunan askerleri ile birlikte olmuşlardı.
Dünya bütün bunları hayretler içerisinde izliyordu.
Atatürk, bir dizi anlaşma ve antlaşmalar imzalayarak ülkesinin geleceğini garanti altına aldı ve medeni ülkeler seviyesine yükseltti.
UNESCO – Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı dolayısıyla 1981 yılını “Atatürk” yılı ilan etti. UNESCO’nun bu kararı almasının gerekçesi ise O’nun “olağanüstü bir devrimci, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı verilen mücadelenin ilk lideri” olduğu kanısı hakim olmuştu.
Günümüze geldiğimizde ise, yapılan bu fedakarlıkları bazı hempalar ve tüfeyliler çok küçümser türde tavır almaktadırlar. Zaman zaman kendisine saldırılar yapılmaktadır. Ancak O, Türk Milleti’nin kalbine öyle harflerle yazılmıştır ki asla silinmez ve silinmeyecektir.
Anayasa Mahkemesi eski başkanı Yekta Güngör Özden’in dediği gibi Atatürk;