YORUM

03.07.2022

Geçtiğimiz günlerde Velopulos adlı bir milletvekili Gümülcine ziyareti esnasında yine atıp tuttu ve ele avuca sığmayan bilinen ifadeleri ileri sürmeye devam etti.

Ona göre Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosluğu içişlerine karışmakta ve derhal kapatılmalıdır! Bunun karşılığında da Yunanistan’ın İzmir Konsolosluğu kapatılmalıdır. Peki Gümülcine Konsolosluğunun karşılığı İzmir Yunan Konsolosluğu mudur? Daha önceleri bir çok fanatik ve aşırı milliyetçi şahıs da Gümülcine’nin karşılığının Edirne olduğunu savunmuştu. Halbuki Gümülcine Başkonsolosluğunun karşılığı İstanbul Yunan Konsolosluğudur! Çünkü iki tarafta da azınlıklar yaşamaktadır. Hem sonra Fener Rum Patrikhanesi de burada varlığını sürdürmektedir. Yukarıdaki sebepler yüzünden, İstanbul Yunan Konsolosluğunun kapatılmasını Yunanistan göze alamaz ve hatta düşünemez bile!

Bütün bu gerçekler ortadayken, modası geçmiş ve de aşırı milliyetçi kesimlerin oylarına yönelik canlandırma politikaları tutarsız ve günümüz dünya gerçekleriyle bağdaşmamaktadır.

Bütün bunlar söyleneceğine, Batı Trakya’da yaşayan insanların eşit bir şekilde kalkınmasından bahsedilse çok çok tutarlı olurdu.

• Yunanistan’da geçmişte Türk Azınlığa uygulanan politikaların hatalı olduğunu ileri süren ve özür dileyen bir politikacı henüz ne yazık ki çıkmadı!
• Müslüman Topraklarını Satın Alma Programı sayesinde yapılan ayrımı hala unutmadık!
• Haksız yere yapılan kamulaştırmalar hala yürekleri sızlatmaktadır!
• 19. Madde sayesinde niyet okuyup, 45 bin civarında insanımızı vatandaşlıktan atan uygulama kalkmış olsa da, mağdur olan insanlar hakkında ne yazık ki hiçbir şey yapılmamıştır.

Hep Trakya’nın kalkınmasından bahsedilmekte ve değişik uygulamalarla geçici çözümler üretilmektedir. Oysa gerçek kalkınma bütün vatandaşların eşit haklardan faydalanmasıyla olur. Bunun aksi düşünülemez.

Ne yazık ki Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesi AB’nin en geri kalmış bölgelerinden biri olmaya devam etmektedir. Ekonomik kriz, Pandemi, Ukrayna-Rusya Savaşı, zorda olan insanlarımızı daha da bataklığın içine sürüklemekte ve bölgemiz hızla boşalmaktadır. Avrupa ülkelerine son zamanlarda artan göç sonucunda demografik yapının belediye ve milletvekili seçimlerine de yansıyabileceği yorumları yapılmaktadır.

Politikacılar Türklerin gerçek sorunlarına eğilmedikleri sürece bölgemiz geri kalmaya devam edecektir.

Kızarmış dondurma bilmem hiç yediniz mi? İçi buz gibi, fakat dışı kızarmış hamur! Nasıl düşünürseniz düşünün, böyle bir şey olmaz, ikisi bir araya gelemez, diyenler olabilir. Ama oluyor işte! Buz gibi dondurulmuş ve çözümden arındırılmış azınlık sorunlarını düşünün ve bunların üzerinin her zaman yeni eritme politikaları ile kaplandığını. Hamur kızartılınca içindeki de daha çabuk eriyecektir.

Ne yazık ki ülkemiz Yunanistan derin dondurucuda tuttuğu dondurmayı her dönem hamurla kaplamış, istediği zaman ve istediği şekilde kızartmıştır!

Peki biz azınlık olarak bu hamurun içinde daha ne kadar dayanabileceğiz? Eriyip yok mu olacağız? Yoksa yeni politikalar üretip yeni demokratik mücadele yöntemleri mi geliştireceğiz?

Bizler Batı Trakya Türkleri olarak birlik ve beraberlik içinde olduğumuz sürece, mücadele azmimizi yitirmediğimiz; milli ve dini değerlerimize sahip çıkmaya devam ettiğimiz takdirde ayakta kalmaya devam edeceğiz.