Necati Aga: “Dava kutsaldır”

    Necati Aga: “Dava kutsaldır”

     

    Gümülcine, 23.08.2021.

    Yıllar önce Yunanistan’da Türklere yapılan baskılara boyun eğmeyerek Amerika’ya yerleşen Necati Aga; göçmenlik duygusunu, Amerika’da göçmen olmanın ne demek olduğunu, 1972’deki Yunanistan’ın durumunu ve Amerika’daki Türklerin nasıl örgütlendiğini anlattı.

    Aga’nın , “ben, yine mücadeleye devam ediyorum. Çünkü dava kutsaldır. Birlikte yaparsak başaracağımıza inanıyorum.” Sözleri dikkat çekti.

    Amerika Batı Trakya Türkleri Derneği Başkanı Necati Aga ile yapılan röportajın tamamını aşağıda okuyabilirsiniz:

     

    YETİŞMİŞ OLDUĞUN MAYAYI KORUYARAK MÜCADELE EDERSEN KAZANMA ŞANSIN BÜYÜK OLUR

     

    Yıllar önce Yunanistan’dan ABD’ye göç eden bir kişi olarak, göçmenlik nasıl bir duygu?

     

    Necati Aga: Göçmenlik ve gurbet hayatı zor hayattır. Ancak insana da güç ve kuvvet vermektedir, tabii ki özünü kaybetmemek şartıyla. Kendi geçmişine bağlı kalarak, kendi yetişmiş olduğun mayayı koruyarak mücadele edersen kazanma şansın büyük olur. Geçmişini bırakıp hemen oraya bağlanırsan, hayat hemen bir hicran yarası olur.

     

    ÖZGÜRCE BİR SİSTEMDE YAŞAMAK İÇİN GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDIM

     

    Geçmiş yıllarda Kosova, Makedonya, Bulgaristan ve Yunanistan’dan sonra, daha dün Suriye ve son olarak da Afganistan’dan büyük bir göç dalgası tüm dünyayı tedirgin ediyor. Sizce göç olayı insanlık için bir tehdit mi? Amerika’dan göç olayı nasıl görünüyor? Bu konuda size göre ne yapılması gerekiyor?

     

    Necati Aga: Göç olayı çok detaylı ve geniş bir kavram. Göç olayı ta Roma’dan önce de vardı. İnsanların yönetim sisteminden, zulümden kaynaklanan bir göç olayı var, bir de istiladan kaynaklanan. Bu ikisi her zaman göçe yol açmıştır. Birincisi ki insanların zulmünden kaçmadır ki bu insanların özgürlükleriyle ilgilidir. Diyelim ki ben, Batı Trakya’dan Amerika’ya neden kaçtım? Burada zulüm gördüğüm için, kimliğimi, Türklüğümü ve yaşam tarzımı kısıtlayan bir sistemden kaçmak zorunda kaldım. Bütün bunlar olurken de bana hiçbir taraftan sorulmadı. Ben de özgürce bir sistemde yaşamak için göç etmek zorunda kaldım. Bir de istiladan sonra göçe mecbur kalanlar var. Örneğin bugün Suriye’de, Afganistan’da ve diğer Arap dünyasında olduğu gibi. Bu bana göre bir istiladır. Seni kendi özünden ayıran da inanç veya kapitale dayalı emperyalist güçler olabilir. Sen eğer onların isteklerine uymazsan, değişik yollarla senin yolunu tıkarlar, bozarlar.

     

    SAMİ TORAMAN, BURHAN VE HATİCE ÖĞRETMENLER BİZİM BEYİNLERİMİZE ÇOK DEĞİŞİK ŞEYLERİ SOKTULAR

     

    Sizin Yunanistan’dan ABD’ye göç ettiğiniz yıllarda ülkedeki koşullar nasıldı?

     

    Necati Aga: Koşullar o yıllarda çok zordu. Öyle ki köylerdeki insanlar daha birbirlerini tanımıyorlardı! Örneğin birbirlerini köylere sokmuyorlardı. 1972’de durum böyleydi. Biz köylerimizi futbolla birleştirmeye çalıştık. Bir de Türkiye öğretmen okulu mezunlarının çok büyük etkileri olduğunu söyleyebilirim. Örneğin Sami Toraman, Burhan ve Hatice  öğretmenler bizim beyinlerimize çok değişik şeyleri soktular. Bize kısacası bir enerji verdiler ve bizler de köyler arasında takımlar kurarak bir sinerji oluşturduk.

    Derken Kıbrıs Savaşı patladı. Bundan sonra artık kafalar karışmaya başladı. Kimileri Türkiye’ye kaçtı, kimileri de gemici oldu. Ben de artık burada yaşanmayacağına karar verdim ve kendime yer aramaya başladım.

     

    “NE KADAR ÇIKARIRSAN O KADAR VARSIN”

     

    O zamanın ekonomisi ise “ne kadar çıkarırsan o kadar varsın” gibi bir mantığa dayalıydı. Kısacası ekonomi diye bir şey yoktu. Biz de şansımızı başka yerlerde arayalım, dedik. Tek isteğimiz özgürce yaşamaktı. Burada laf taşıyacağıma, giderim başka yerde taş taşırım ve Türklüğüme de dokundurmam, dedim. O zamanın Büyükelçisi Ümit Pamir de neden kaçtığımı sorunca, ona da aynı cevabı verdim.

     

    AMERİKA’DA BEKLEDİĞİMİ BULDUM, DİYEBİLİRİM Kİ HÜSRANA UĞRAMADIM

     

    Bir göçmen olarak Amerika’daki ilk yıllarınızda ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Hayal ettiğiniz Amerika ile yaşadığınız Amerika aynı mıydı?

     

    Necati Aga: Daha önceden ben Amerika’ya gemiyle gitmiştim. Gözlemlerimiz vardı, ancak bilgi eksikliği de vardı. Amerika’da beklediğimi buldum, diyebilirim ki hüsrana uğramadım. Tabii ki gençliğin verdiği bir enerjiydi ki bu gün yap deseniz, yapamam. Bugünkü göçmenlere de baktığımızda ezici bir çoğunluğunun 16-20 yaş arasındaki gençlerden oluştuğunu görürsünüz.

     

    ABD’de ne kadar Batı Trakya Türkü var?

     

    Necati Aga: ABD çok büyük olduğu için hepsini bilemiyorum. Ancak hepsinin 500 civarında olduğunu tahmin ediyorum. Bizim bulunduğumuz New York çevresinde ise 150-200 civarında Batı Trakyalı var.

     

    DR. SADIK AHMET AMERİKA’YA GELDİ

     

    Batı Trakya’dan ABD’ye göç eden bir Türk olarak nasıl örgütlendiniz?

     

    Necati Aga: Buraya geldiğimizde dernek kurduk. Yunanistan’ın baskısı, buradaki azınlığa, “burada Türk yoktur”, “sen Türk değilsin”, gibi sözlerle Türklüğümüzü inkar eden Yunanistan’a karşı bunları dünya gündemine taşımak için Dr. Sadık Ahmet Amerika’ya geldi. 1990 yıllarıydı. O zaman derneğimiz yoktu. Bizler devamlı olarak Jivkov’un uyguladığı Bulgaristan’daki olayları takip ediyorduk. Yunanistan’daki olayları ise televizyonlardan ve gazetelerden takip ediyorduk. Daha sonra burada Balkan İnsan Hakları Kurulu kuruldu. Bu daha çok Balkanlar, Bulgaristan ve Yunanistan’ı da kapsıyordu. Dr. Sadık Ahmet geldi, görüştük ve konuştuk. Washington’a ve dünya basınına açıklamalar yaptı. Ve, bize burada illaki bir dernek kurmamız gerektiğini söyledi. Bizim için ise dernek bir çıkar olayı değildi. Bilgi lazımdı, mücadele lazımdı, maddi ve manevi güç lazımdı. O bu derneğin kurulmasını çok istedi. Biz de bunun kurulması gerektiğine inandık ve derneğimiz 1990’da kuruldu. Şu anda 200 civarında üyemiz var.

     

    TÜRK DÜNYASI NEW YORK’TA BİRLEŞMİŞTİR

     

    Kurduğunuz derneğin ne gibi faaliyetleri var?

     

    Necati Aga: Çok azlık olduğumuzdan faaliyetlerimiz de dağınıktır. Amerika’da Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu var. Bu federasyonda 50-60 civarında dernek var. Bunların içinde Kırgız, Özbek, Karay, Kırım, kısacası bütün Türk Dünyası’ndan dernekler var. Bu için bütün Türk Dünyası New York’ta birleşmiştir. Biz, artık bu güçle Washington’a damgamızı vurmamız lazım.

     

    Türkçe’nin, manevi değerlerin, gelenek ve göreneklerin yeni nesillere öğretilmesi konusunda derneğin herhangi bir faaliyeti var mı?

     

    Necati Aga: Biz, kültürel eylemlerimizi daha çok Balkan, Bulgaristan, Kıbrıs ve Türkiye’den gelen örneğin Giresun dernekleri gibi oluşumlarla birlikte yapmaya çalışıyoruz. Bu şekilde tüm Türk Dünyası’nın kaynaşmasını sağlıyoruz. En azından aramızda bir bilgi alışverişi de olmuş oluyor.

     

    Diğer Türk Dünyası dernekleriyle ilişkileriniz nasıl?

     

    Necati Aga: İlişkilerimiz çok güzel. Türk Yürüyüşü’ndeki bu duyguyu başka hiçbir yerde yaşayamazsınız. Her yıl Mayıs ayının 3. Haftasının Cumartesi günü düzenlenmektedir. Bütün Türk coğrafyasından dernekler bu önemli güne katılmaktadır. Bizim için muhteşem bir olay.

     

    YUNANİSTAN’DA TÜRKLERE YAPILANLARI ANLATTIĞIMIZDA, HEPSİ HAYRETLER İÇERİSİNDE KALDILAR

     

    ABD’deki Türkler, dünyada Türklere yapılan haksızlıklara karşı birlikte hareket edebiliyor mu? Aralarında koordinasyon nasıl ve bir çatı örgütü var mı?

    Necati Aga: Türk-Amerikan Dernekleri Fedrasyonun mücadelesi vardır. Dernekler bulundukları bölgedeki kongre ve belediye meclis üyelerine, kısacası resmi kişilerle her zaman diyalog içinde olup kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Örneğin kongre üyesi Bill Pascal ile Bulgaristan Türkleri derneğinin düzenlediği toplantıda aynı masada oturduk. Yunanistan’dan neden kaçtığımızı ve sorunlarımızın neler olduğunu anlattık. Türk olduğumuz için bize ev yapma izni vermediklerini, ev tamiri yapamadığımızı, devamlı ceza kesildiğini, kısaca bize yaşam hakkı tanımadığını kendisine uzun uzun anlattık. Ve bana şunu dedi: Sen “Greek Türk”. Kısacası Yunanistan’da yaşayan Türk’sün, dedi. Sana ben onu veriyorum, bunu dile getireceğim, diye devam etti. Güzel bir iletişim kurduk. Bazıları, demokrasinin beşiği olan Yunanistan’da nasıl böyle bir şey olabilir, diye bizlere soru sordular.

     

    “HAK VERİLMEZ, ALINIR”, DERLER, ANCAK KİMSE KİMSENİN DE HAKKINI ALMAYA HAKKI YOK.

     

    Yine diğer derneklerle birlikte ABD Kongresi’ne davet edildik ve oraya gittik. Yunanistan’da Türklere yapılanları anlattığımızda, hepsi hayretler içesinde kaldılar ve böyle bir şey nasıl olabilir, dediler. Ne yazık ki sorunlarımız bugün de devam etmektedir. Ancak hep başkasını suçluyoruz. Bizler azınlık olarak bu mücadelenin neresindeyiz. Biz, birlikte nasıl ve ne kadar bir gücüz, bunları sorgulamak lazımdır. Bizler haklarımızı ne kadar savunabiliyoruz. “Hak verilmez, alınır”, derler, ancak kimse kimsenin de hakkını almaya hakkı yok.

     

    İNSANIN MAYASININ BAĞLANDIĞI YERİN ÖZLEMİ HER ZAMAN İÇİNDE VARDIR VE BUNU UNUTAMAZ.

     

    Vatan özleminiz sürüyor mu? Bazen şunu söyleyebiliyor musunuz: Benim vatanım hepsinden güzel, illaki benim vatanım.

     

    Necati Aga: Vatan özlemi konusunda Yunanistan kapısına geldiğimde nereye gittiğimi sorduklarında “Patrida mu” diyorum. Bana sen Amerikansın diyorlar. Ben de Türküm ve Yunanistanlıyım, vatanım burası cevabını veriyorum onlara.

    İnsanın mayasının bağlandığı yerin özlemi her zaman içinde vardır ve bunu unutamaz. Ama ben belli bir yaştan sonra burada yaşamak , bana biraz zor gelir. Çünkü ben buradan gitmekle özgürlüğüme kavuştum. Eğer benim Türklüğüme karşı, dilime, dinime, inanma veya inanmama özgürlüğüme bir hakaret ve tepki geliyorsa, bana sıkıntı verir ve oralarda yaşamak benim için zor olur.

    Yunanistan’daki sosyal yapı açısından hayat şartları çok güzel. Ancak ne kadar kıymeti biliniyor, bu ayrı bir konu. Bizim buradaki amacımız, kültürümüzü yeni jenerasyonlarla nasıl koruyacağımız olmalıdır. Bu da ekonominin güçlenmesinden geçer. Buradaki yaşam kalitesinin ve altyapının uygun olması lazımdır. Burada en büyük sorun ekonomidir ki bu da göçü doğurmaktadır. Sonuçta da olay asimileye kadar gitmektedir.

     

    DÜNYADAKİ BÜTÜN BATI TRAKYA DERNEKLERİ BİR ÜST KONSEY OLUŞTURMALIDIRLAR

     

    Her yıl Yunanistan’a geliyorsunuz. Her sefer geldiğinizde memleketi nasıl görüyorsunuz?

     

    Necati Aga: Bazın her yıl, bazen de iki yılda bir geliyorum. Çok mücadele ediyoruz gibi, ancak bir şey elde edemediğimizi gözlemliyorum. Neticede yine Türklük inkarı devam ediyor. Biz, bu konuda ne yapıyoruz. Milli kimliği savunmak için bilgiye dayalı birlikteliği oluşturmamız lazım. Bunun olması için önce ekonominin güçlendirilmesi gerekir. Buradaki Türkleri korumak için bütün kuruluşlar ve dernekler bir araya gelip bunları görüşmek lazımdır. Örneğin dünyadaki bütün Batı Trakya dernekleri bir üst konsey oluşturmalıdırlar. Sorunlarımızı gerekirse BM’re getirelim. Geçtiğimiz yılarda Türkiye’deki derneklerden Musa Yurt Amerika’ya geldi. Sorunlarımızı, bilgimiz olmadığı için BM’lere götüremedik. Çünkü bilgilerimiz çok karışık ve bir üst konsey yok. Bütün dünyadaki dernekler senede en azından bir iki defa bir araya gelip fikir alışverişi yapmaları gerekmektedir. Bundan sonra ben göçün azalacağına inanıyorum. Neden? Gençler kendileri için burada bir şeylerin yapılacağına inanmış olacaklar.

     

    Son olarak ne söylemek istersiniz?

     

    Necati Aga: Ben, yine mücadeleye devam ediyorum. Çünkü dava kutsaldır. Birlikte olursak başaracağımıza inanıyorum.

     

    Necati Aga

    1957’de Urlu köyünde doğdu. Urlu’da okul olmadığından beş yaşında Yalımlı (Koptero) köyüne yerleştiler. İlkokulu orada bitirdi. Daha sonra Yassıköy’de terzilik öğrenmeye başladı. Gemiciliğe başladı ve iki arkadaşıyla birlikte Amerika’da kaldı. Üniversite öğrencisi Dilan ve Ayberk adında iki çocuk babasıdır.

    22.08.2021, Gümülcine.

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.