Milletvekili İlhan Ahmet, "din özgürlüğü" hakkında konuştu

    Milletvekili İlhan Ahmet, "din özgürlüğü" hakkında konuştu

     

    Milletvekili İlhan Ahmet, 19 Kasım 2019 günü, Anayasa değişikliklerinin görüşüldüğü meclis genel kurulunda konuştu. İlhan Ahmet yasa tasarısının din özgürlüğünün 13. Madde hakkında söz aldı.

    İlhan Ahmet, SYRİZA hükümeti döneminde bakan Gavroglou’nun imzasıyla çıkartılan ve Azınlığımızın dini özerkliğini ‘devletleştirme’ yönünde hükümetin açık müdahalesi özelliği taşıyan kararnameleri bir kez daha gündeme getirdi, Azınlığın din ve ibadet özgürlüğünün halihazırda nasıl ihlal edildiğini hatırlattı.

    Diğer yandan Gümülcine S. Müftüsü İbrahim Şerif’in AİHM’e taşıdığı davada verilen karara atıfta da bulunan İlhan Ahmet, . AİHM’in ‘İbrahim Şerif Davası’ kararında, azınlıkların dini özerkliğine hükümetlerce menfi veya müspet müdahalelerde bulunulmasının meşru görülmediğini ifade etti.

    İlhan Ahmet, ‘dinler arası eşitlik’ ilkesine işaret ederek, Anayasanın 3. maddesinde yapılacak ekleme ile Yunanistan’ın egemen dini olarak belirlenen Ortodoksluğun yanında ülkedeki tanınmış diğer dinlere ve mensuplarına da eşit imkanlar sağlanabileceğini belirtti.

    Milletvekili İlhan Ahmet’in meclis konuşmasının tamamı ise şöyle:.

    ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLİ İLGİLİ MECLİS GÖRÜŞMELERİNDE

    LLETVEKİLİ İLHAN AHMET’ İN KONUŞMASI

    Teşekkürler sayın Başkan,

    Teşekkürler meslektaşlarım,

    Yunan anayasaları, 1952 Anayasasına kadar, Yunan devletinin tüm ulusal meclislerin kurucu anayasaları ile Ortodoksluk "baskın/ egemen " din olarak tanımlanmış idi . Doğu Ortodoks Kilisesi ile Yunan halkının özel ilişkisi nedeniyle, dinler arası eşitlik ilkesi tam uygulanmamış , korunmamış ve bu bağlamda yetersiz bir anayasal güvenlik sağlanmıştır

    Devletin salt dini hoşgörüsünden, dinler arası eşitlik ilkesinin tam anlamıyla anayasal olarak korunmasına kadar olan bu süreç fiiliyata geçişte yavaş ve yetersiz olmuştur.

    Dinler arası eşitlik meselelerini “liberalleştiren” 1975 yılındaki anayasa değişikliği bu anlamda çok önemli bir adım olarak değerlendirmek gerekmektedir

    Hazırlık sürecinde, Devlet - Kilise ilişkilerinin ve dinler arası eşitlik ilkesinin korunmasının farklı şekilde düzenlenmesi, ve Anayasa'nın 13. maddesinin önemli düzenleyici hükmü bu duruma katkı sağlamıştır.

    Bu noktada, Andreas Loverdos’ un katkısını takdir ettiğimi belirtmek istiyorum, çünkü Eğitim Bakanı olduğu dönemde, Yunanistan’ daki dini cemaatleri düzenleyen ve Yunanistan’ da bilinen tüm dinlerin ibadet hakkını koruyan 4301/2014 sayılı yasayı Parlamento’ya getirerek 13.(1) Madde’yi uygulamıştır. Bu şekilde, dinler arası eşitlik ilkesi, sözlerle değil, hem yasada ve hem de pratikte yasa ile korunmaktadır.

    Hanımefendiler, Beyefendiler,

    Dini eşitliğin ve dinler arası eşitlik ilkesinin tam olarak korunması, aynı zamanda ateistlerle dinsizlerin, farklı mezheplerin bir arada bulunması ve yaşaması, devletlerdeki çokkültürlülüğü sağlamasına katkı sağlamaktadır .

    Ancak, Avrupa kıtasında ve ülkemizde çok sayıda heterodoks (farklı inançlardan) vatandaşların varlığı, dinler arası eşitlik ilkesinin daha acil ve etkin bir şekilde korunmasını gerekli kılmaktadır.

    Çünkü, yasama yetkisine sahip olan idare ve bu alanda sorumlu olan kurumlar, aynı şekilde bunların uygulanmasındaki kısıtlamalardan da pek tabii sorumludurlar.

    Özellikle de, milli homojenlik dini homojenlikle, dini çok seslilik de dinler arası eşitlik ilkesi ile çatışıyorsa bu sorumluluk artmaktadır .

    Sayın meslektaşlarım,

    Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, azınlıkların kendi kimliklerini koruma hakkını ve onları diğer insan gruplarından ayıran benzersiz farklı özelliklerini korur ve garanti altına alır.

    Aslında bu sözleşme , uluslararası hukuk tarihinde evrensel bir hakkı güvence altına alan ilk samimi girişimdir.

    Yunanistan'da dini çeşitliliğin korunmasına ilişkin olarak, ülkemiz, 1980'lerin ortasından bu yana, Strazburg Mahkemesine yurttaşlarının bireysel başvuru yapma hakkını kabul etmesine rağmen, bazı durumlarda dinsel çeşitliliği inkar etmeye devam ediyor ve ihlallerde bulunuyor ki bu durum defalarca AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararları ile sabit olmuştur ve bu konuda çok zengin bir içtihat ortaya çıkmıştır.

    Yunan devletinin Ortodoks Kilisesi ile olan çok yakın ilişkisi ve son yıllardaki yoğun göç ve. iltica akımları, bu olumsuz sonucun ortaya çıkmasında katalizör rol oynamıştır.

    Dini kurumların- oluşumların - birlikteliklerin - derneklerin özerkliği ve serbest faaliyet hakkı ve ülkemizin iç örgütlenmelere müdahaleden kaçınma yükümlülüğü, Trakya'daki Müslüman azınlığın dinsel özerkliği (YUNANİSTANA karşı İbrahim Şerif davası) de dahil olmak üzere, pek çok durumda AİHM'in konusu olmuştur.

    Bu noktada, AİHM, hak sahibi gruplara ilişkin olarak ilginç ve önemli bir içtihat oluşturmuştur, yani topluluklara, devlet müdahalesine karşı özerk - bağımsız olmaları gerektiğini ve her türlü devlet müdahalesine karşı ise bunlara koruma hakkını açıkça tanınması gerektiğini içtihatları ile karara bağlamıştır. Devletin dini kurumlara müdahalesi mümkün değildir.

    Özellikle, eski Eğitim Bakanı sayın Gavroglounun girişimi ile neşredilen iki Kararnameden söz ediyorum. Ülkemizde bilinen ve tanınan bir dinin işlevlerine doğrudan devlet müdahalesi uygulayarak, onları modernize etme bahanesiyle Trakyadaki Müftülerin yönetimine ve idaresine müdahale etmiş ve bu şekilde bu kurumların özerk - bağımsız olma hakkı ve bu hakkın korunması mükellefiyeti ihlal edilmiştir

    Üstelik, bu hak, yani dinler arası eşitlik ilkesi, doğası itibariyle, bazen "Devlet" tarafından müsbet idari kararlar ve hareketler ile ihlal edildiği gibi, bazen ise “menfi” kararlar ve hareketler ile de ihlal edilmektedir . Bu koruma altında olan anayasal hakkın ihlali bazen idarenin kısıtlayacı müsbet eylemlerinden olabileceği gibi idarenin hakkın korunması için yapması gereken bir işlemi yapmayarak menfi hareketinden yani “harekete geçmemesinden” de ihlal edilmiş olabilmektedir

    Genel olarak, bizlerle aynı düşüncede, dinde olmayan insanların, aralarındaki farkları gidermek ve aralarında eşitliği, sorumlu ve adil bir şekilde yönetme ve sağlama sorumluluğu devletin kendisine aittir.

    İşte hak dediğimiz budur, bu anayasal hakka müdahalenin şekli her zaman en zayıf tarafın yeterince korunmasını sağlamak yönünde her zaman olmak zorundadır .

    Zaten, dini özerkliğin yasallar ile korunması, dilin korunması ve ayrıca Azınlık için gelişmiş demokratik ve milli önyargılardan uzak olan bir eğitim sisteminin teşvik edilmesi, Azınlığın ana meseleleridir. Bunlar sadece hakların korunması ile değil, aynı zamanda Azınlığın doğası, varlığı ve yapısı ile de doğrudan bağlantılıdır.

    Dinler arası eşitlik ilkesini gerçekten güçlendirmek istiyorsak, 3. maddeye açıklayıcı bir yorum eklenmesini öneriyoruz, yorum şöyle olmalı: “Hakim olan dine yapılan atıf, Devletin ve Kilisenin arasındaki belirgin ilişkiye şüphe düşürmüyor ve sorunu gerçekten çözecek olan 13. Maddenin 1'inci Paragrafına da aykırı değildir”. İşte önerimiz de budur.

    Hanımefendi ve Beyefendi meslektaşlarım,

    Ülkemizde dinler arası eşitlik ilkesinin anayasal olarak güvence altına alındığını her şekliyle açıklığa kavuşturmak gerekir.

    Ayrıca, Yunanistan’ın kendi iç hukuku haline getirmiş olduğu, insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi, başka yanlış yorumlamalara yer bırakmamaktadır.

    Hatta, anayasal olarak güvence altına alınmış olan dinler arası eşitlik ilkesi, dini eşitlik hakkını, yani dini inançlardan bağımsız olarak eşit muamele görmeyi ortaya koymaktadır.

    Ancak tüm bunların gerçek olması için dinler arası eşitlik ilkesi pratikte uygulanmalıdır.

    Devlet kurumları ve devlet mekanizması (sistemi) tarafından bir dizi yasa ve düzenlemenin uygulanması gerekmektedir.

    Ve bu alanda maalesef halâ, küçümsenmemesi gereken yada yüzeysel olarak geçiştirilmemesi gereken sorunlar vardır.

    Bir hukuk devletinde tüm vatandaşlar birbirleriyle kesinlikle eşit hissetmek zorundadır ve eğer öyle olmuyorsa, onların sorunlarını çözmek Devletin görevi ve yükümlülüğüdür.

    Özellikle de bu sorunlar, bireysel hakların ve özellikle dinler arası eşitlik ilkesinin uygulanması ile ilgiliyse.

    Teşekkürler.

    https://www.youtube.com/watch?v=unHOLccf984&feature=youtu.be

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.