Yosun tutmuş tekke şadırvanlarına oturup
Hüzünle süzdüm ruhunu imbiklerden.
Kiraz kokularını içime çektim;
Seni ta derinimde duymak için.
Son yapraklardan sabah çiyini üfledim:
Ayazların dağıttığı sisin ardından,
Türk firuzesi değil,
Helen mavisine boyanmış
Yetim bir diyar çıktı.
*
Evrenos Bey’in izini,
Beyhude aradım,
Kır Mahalle sokaklarında.
Çukur Kahve’den
Ulu mirasın,
Yüküyle kamburlaşmış üç beş ihtiyar çıktı.
*
Gümülcine bir koca meydan;
Erlerin yüzyıl önce uğurlandığı.
Gümülcine çimen sarısı bir yaprak,
Lodosla poyrazın kucağında savrulan.
Gelincik baharlarını beklerken,
Küçük Müsellim kırlarında,
Kadere küsmüş sonbahar çıktı.
*
Hemitli’de devlet,
Hiç ödenmemiş diyet,
Devlet kurana has haslet bekledim;
Kuşçubaşı Eşref’in hayali
Ve yıkık bir hisar çıktı.
*
Gümülcine sokakları tütün kokardı;
Şehit Süleyman Bey’de şan,
Doktor Sadık’ta dün kokardı.
Gönül, Mestanlı’ya koşarken,
Osmanlı’dan her nasılsa arda kalan,
Gülistan’ın önünde,
Altı asırlık çınar çıktı.
Naim ÖZDAMAR
14 Ocak 2009
http://www.hikayeler.net/yazilar/102605/gumulcine/